AKP Genel Başkanvekili Mustafa Elitaş, ekonomi ve siyasetteki süreçlerle ilgili değerlendirmelerde bulundu. AKP-CHP görüşmesi hakkında konuşan Elitaş “AK Partili seçmenlerin büyük bir kısmı CHP ile AK Parti’nin görüşmesini çok olumlu buluyor” açıklamasını yaptı.
Ekonomim’de yer alan habere göre vergi paketi hazırlığıyla ilgili kamuoyunda dolaşan 104 sayfalık taslağın sorulması üzerine Elitaş, ”Kamuoyunda dolaşan 104 sayfalık bir taslağı inanın görmedim. Biz bir siyasİ partiyiz, siyasi partiler vasıtasıyla ülke idare ediliyorsa siyasi partilerin temsilleri Parlamento da yer alıyorsa sonra da siyasi parti grubumuzla istişare ederiz. Bu taslak nereden verildi, nasıl verildi bilmiyorum ama iyi bir şey oldu. Vatandaş bize bir şey söyler, her kesim görüşleri dile getirir. Biz de bunları süzgecimizden geçiririz. Yetkili arkadaşlarımızla, ilgili arkadaşlarımızla değerlendiririz. Ve sonuca ulaştırırız” dedi.
”EYT ile ilgili 2024 yılında depremin maliyetinin 3’te 1’ini harcadık”
Elitaş, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek‘in EYT’nin muhalefetin baskısıyla kabul edildiğine yönelik açıklamasıyla ilgili konuştu. Bu senenin sonunda 750 milyar lira civarında bir maliyet ortaya çıkacağın aktaran Elitaş, ”Ortalama kurdan baktığımızda Türkiye bütçesine maliyeti 30 milyar dolar civarında bir rakam. Depremin toplam maliyeti 104 milyar dolar. Bu 104 milyar dolar, ekonomik kayıplarla birlikte maliyet. Herhalde 60-70 milyar dolar kısmı imalat. Türkiye ekonomisinin yaklaşık yüzde 13’ünü temsil eden bir bölgede ortaya çıkan bir hasar var. Bugün biz EYT ile ilgili 2024 yılında depremin maliyetinin 3’te 1’ini harcamış olduk. Ve emekli olan o insanlar şimdi ‘iş arıyoruz’ diyorlar. Hatırlarsınız; EYT’den 2023 yılında yaklaşık 2 milyon kişi emekli olacak. ‘Bu 2 milyon kişinin emekli olmasının sistemde ve ekonomide ne kadar hasar getireceğini lütfen ekonomist arkadaşlar iyi değerlendirsin’ dedik.
Onun üzerine oturduk, konuştuk, dedik ki ‘EYT’den emekli olanlar bir ay içerisinde aynı kuruma müracaat ettikleri takdirde yüzde 5 sigorta priminden indirim sağlayalım teşvik edelim’ dedik. Bir kısmı ‘Yok’ dedi, ‘Olmaz’ dedi. Bir kısmı da aynı şekilde devam etti. Ama ‘Olmaz’ diyenler şimdi ‘Para yetmiyor, ben tekrar işe girmek istiyorum’ diyor. Öyle tahmin ediyor ki; ortalama yaşları 45 civarında. 45 civarında bir yaş içinde olan arkadaşları da aynı işletme geri almayabiliyor. Çünkü onda herhalde kıdem tazminatıyla ilgili belki bir sıkıntı çıkabilir. Ondan dolayı devam ettirmeyebilirler” dedi.
”Siyaset son zamanlarda aşırı gergin bir ortamda yapılıyor”
Yerel seçimlerin ardından siyasette başlayan, ‘normalleşme’ sürecini değerlendiren Elitaş, ”Parlamentoda gerginlik olduğunda, Meclis Başkanvekili, grup başkan vekillerini arka odaya çağırır, ‘Arkadaşlar ortamı yumuşatalım’ der, ‘Normalleştirelim’ denmez. Normal, zaten işin akışıdır, kurallara uymaktır. Siyasetin normal akışı; biri bir fikir beyan edecek, karşı taraf da o fikrin eksiklerini, tamamlayıcı yönlerini ortaya koyacak veya tamamen yanlış olduğunu ifade edecek. Siyasetin normali bu. Ama siyaset son zamanlarda aşırı gergin bir ortamda yapılıyor. Özellikle seçim zamanlarında…” ifadelerini kullandı.
“SEÇMENİMİZİN BÜYÜK KISMI CHP İLE AK PARTİ’NİN GÖRÜŞMESİNİ OLUMLU BULUYOR”
Yumuşamanın siyasetin kendi kuralları içine girmesi olduğunu söyleyen Elitaş, ”Milletin özlem duyduğu budur. AK Partili seçmenlerin büyük bir kısmı, CHP’yle AK Parti’nin görüşmesini çok olumlu buluyor. Geçtiğimiz günlerde bir araştırma şirketi getirdi; Sayın Bahçeli’yle Sayın Özgür Özel’in görüşmelerini MHP’liler de çok olumlu buluyor. İşin enteresan tarafı CHP’liler daha az olumlu buluyor. Niye öyle olduğunu da tam bilemiyorum, onu kendileri değerlendirirler. Biz ülkeyi idare eden bir siyasi parti olmamız hasebiyle kim olursa olsun, iktidarların en büyük görevi uhuletle ve suhuletle bu işi götürebilmektir” dedi.
”Özel’in söylemine ben de katılıyorum”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “Siyasetin konuşmadığı, el sıkışmadığı yerde, başka odaklar el ovuşturmaya başlıyor” sözlerini değerlendiren Elitaş, ”Doğru, o söyleme ben de katılıyorum. Ben onu hep tarif ediyorum. Arkadaşlara da sık sık söylerim. Ne zaman ki; Türkiye iyi bir yolda, iyi bir adım attı, kötü niyetliler ortaya çıkıyor. Bu kötü niyetliler dışarıdaki sahiplerinin taşeronluğunu yapma yolunda hareket ederlerse, önce parlamentoyu itibarsızlaştırırlar. Parlamentoyu itibarsızlaştırırken de bunu siyasetçiler vasıtasıyla yaparlar. El sıkışmayarak, yumruklarını birbirine göstererek, kaba kuvvetle ya da sadece kaba kuvvet, darp değil, dille de aşırı bir kaba kuvvet olabilir hareket edilirse sıkıntı olur. Biliyorsunuz, dil yarasının ağırlığı çok farklıdır.
Öbür yara geçebilir ama dil yarası kolay kolay geçmez. Tedavisi zor olan, ilacı bulunmamış bir unsurdur. Bu buradan başlar ve halka da yansımaya başlar. “Zaten bu parlamentodan bir şey olmaz, bunlar şöyle böyle adamlarmış” derler. Önce siyasetçilerin davranış şekillerini sorgularlar. Sonra aldıkları maaşlarını vesairesini sorgularlar. Sonra başka meselelere girmeye başlarlar. Halbuki demokrasinin olmazsa olmazı milletin temsilcileridir, milletin iradesidir” şeklinde konuştu.